25 Ağustos 2013 Pazar

Pedofili Üzerine Yazılmış 3 Kitap: Cennetimden Bakarken, Babam Öldüğünde Ağlamadım ve Kırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor


Cennetimden Bakarken

İlk bahardan beri okuduğum kitabımı sonunda bitirebildim. Kitap çok sevdiğim yazlık komşumuz çocukluk arkadaşımın babasının bana armağanı olduğu için benim için büyük bir manevi değeri vardı. Çünkü bu küçük hediye o kadar kibar, ince bir davranış ki kitabı okumadan büyük bir sempati besledim. Fakat okumaya başladığımda kitabın öyle pekte mutlu edici bir hikaye olmadığını anladım. Filmide olan kitabın konusu şöyle :

14 yaşındaki Susie Salmond, okuldan eve dönerken seri katil olan komşusu tarafından tecavüz edilerek öldürülmüştür. Susie, gittiği "öteki dünya"dan yaşadığımız dünyada geride bıraktıklarını, sevdiklerini, ailesini izlemektedir. İçinde bulunduğu cennet betimlemeleri ile cennetinden cinayetinin açığa çıkmasını, katilini, ailesini ve arkadaşlarını seyretmekte ve cinayetinden sonra yaşanan olayları kendi gözünden anlatmaktadır.
Fakat kitapta betimlemeler ve kitabın anlatım dili -belkide çevirmenin başarısızlığı nedeniyle- okurken beni oldukça sıktı. Öncesinde de dediğim gibi kitabın manevi değeri benim için oldukça büyük olduğu için kitabı ısrarla bitirdim. Fakat benim için cidden sancılı bir dönem oldu.



Babam Öldüğünde Ağlamadım

Çocuk tacizi demişken 14 yaşında komşumuzun kütüphanesinde bulup okuduğum, çok etkilendiğim bu kitaptan bahsetmemek olmazdı diye düşünüp bu kitaba da yazımda yer ayırmak istedim.
Kitap küçük yaşta öz babası tarafından tacize uğrayan yazarın kendi hayatı. Okurken sanırım beni en çok aşağıdaki şiir etkilemişti.

Baba, biliyor musun, ne yaptığını bana
Sen bekaretimi bozdun
Bir gecede baba
Ben daha on yaşındaydım
Sen odama süzülüyordun
Tekrar tekrar
Öyle acıyordu ki baba
Ben daha on yaşındaydım
İçinde bana yer yoktu, baba
Benim köprülerimi yıkıyordun
Çocukluktan kadınlığa
Ben daha on yaşındaydım
Dört acımasız yıl
Hor kullanım ve gözyaşları
Nasıl olgunlaşacaktım baba
Sorumlu olmayo öğrenmek ve seçmek
Ben daha on yaşındaydım
Sen beni sığınaklarımdan zorla çıkarıyordun
Ben yüzüme bir kitap tutuyordum
Ve, "hiç olmamışı" oynuyordum, baba
Senin bedenimi parçalamanı
Arzularımı ve kendimi
Şimdi sen öldün, baba
Çaresiz sandın beni
Acıların içinden yolculuğuma
Bu yolculuğun her kavşağında
Gölgeler kafama biniyorlardı
Ümitsizce kadın ve anne olmak istiyordum ben
Hissiz bacaklarımın arasında seni unutmak
Ancak çamaşır yıkarken bile
Kendimi çocuksu hissediyordum
Ve o kadar yersiz
Çünkü; her adım savaşa dönüşüyordu, baba
Tüm yaşam gücümü tüketiyordu
Bekaretim öldüğünden beri
Bir geceden sonra ve bir zamandan
O zaman ben on yaşındaydım 
Sen beni zaptettin, baba
Şimdi ben elli yaşındayım
O zamandan beri hala ağlıyor, savaşıyorum
Beni lanetlediğinden beri
On yaşında kalmaya......




Kırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor

Bu yazımı son olarak 3 yıl önce okuduğum çok beğenip Görsel Kültür dersi kitap kapakları konusunda da ödev olarak derse götürdüğüm Kırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor kitabı ile bitirmek istedim.
"Ensesti, çocuk istismarını ve cinsel tacizi merkeze alan roman, 13 yaşındaki Malvina'nın ağzından yazılmış. Arka planda kendini çok da belli etmeden ilk aşkını yaşıyor Malvina, ama bu ilk aşk büyükbabanın tacizinin gölgesinde kalıyor. Malvina ne kadar konuşmak istese de asla bağıramıyor, kısık sesini de kimse duymuyor ya da duymayı "seçmiyor", ne Malvina'yı her gün büyükbabasını ziyaret etmek zorunda bırakan babası, ne ilgisiz annesi, ne güya iyi anlaştığı ağabeyi, ne de -ölüp gitmeden- torununu pek bir sever görünen babaannesi. Malvina'nın yaşadıklarından utanç duymamayı ve yüksek sesle bağırmayı öğrenmesi çok zaman alıyor, ama nihayet bağırdığında ablası, erkek arkadaşı, en yakın arkadaşı ve dedesinin göçmen komşusu sesini duyuyor. Duyacak birileri mutlaka oluyor.
Genç Alman yazarın ödül manyağı bu ilk romanı kısa, son derece akıcı bir dille yazılmış, su gibi akıp giden bir kitap, ama aynı zamanda akıp gitmeyen, okuması zor, sık sık büyükbaba katili olma düşlerine daldırıcı, rahatsız edici, bunaltıcı, tam da bu nedenlerden okunması elzem bir kitap" demiş severek takip ettiğim Çavlan Erdost bloğunda. 
Fakat kitapta beni en çok etkileyen kullanılan metaforlardı. Malvina kırmızı başlıklı kız, tacizci büyükbaba ise kurt. Kitaba göre suç klasik hikayedeki kurttan ziyade o ormanın tehlikeli olduğunu bile bile kızı büyükanneye yollayan annede yani aslında ülkemizde çocuk tacizlerinde en önemli nokta ailenin diğer bireylerinin bunu görmemezlikten gelmesi. Oldukça enteresan okuduğum dönemde beni etkileyen kitaplardan birisi idi.
Son olarak çok rahatsız edici olduğunu bildiğim ama gerçekten yaşadığımız dünyanın belkide en mide bulandıran ve can yakan kötülüklerinden olan pedofili konusunu seçmenin bir blog içinde pekte eğlenceli olmadığının bilincinde olarak bu yazıyı ele aldım. Ama doğan her canlının ömrü boyunca Edip Cansever'in dizelerinde dediği gibi "gökyüzü gibi birşey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor" diyebilmek ve çocukluğunu mutlu yaşayıp, ömrü boyunca bu güzel çocukluk dönemi hayalleri üzerine bir gelecek kurabilmesi temennisiyle yazımı sonlandırıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder